HASTANEDEKİ ÇOCUK
Yeşilliklerin huzur veren tonlarını seyrederek, temiz havanın ciğerlerindeki ferahlığını hissederek ormanda özgürce dolaşmak, mutluluğun tanımıydı onun için. Daha küçük bir çocuktu ama çok şanslı olduğunu düşünüyordu. Hayatta, uğruna mücadele vermesi gereken hiçbir şey yoktu. Tüm ihtiyaçlarını ailesi karşılıyordu. O da her gün ağaçların rüzgârla dans ettiği ormana gidiyor ve canı sıkılana kadar yürüyor, yürüyor, yürüyordu. Zamanın hiçbir önemi yoktu onun için. Hangi günde olduğu, saatin kaç olduğu gibi kavramlar çok uzaktı ona. İnsanların zamanı niye bu kadar kafaya taktıklarını anlayamıyordu. Yine ormanda gezintiye çıktığı bir gün, ağaçlardan birinin dalındaki kıpırtı dikkatini çekti. Yavaşça yaklaştı dala doğru. İlginç bir manzara onu bekliyordu. Bir tırtıl, sanki gücünün son damlasına kadar mücadele ederek bir koza örüyordu kendine. Bu kozayı öyle bir umutla, öyle bir hırsla örüyordu ki, kendini tüketiyordu adeta. Çocuk koşarak eve geri döndü. Gördüğü manzarayı annesine anlattı. Annesi, tırtılın neden bunu yaptığını merak ediyorsa sabırla her gün o tırtılı izlemesi gerektiğini söyledi ona. İçindeki merak duygusuna yenik düşen çocuk, artık her gün ormana belli bir amaçla gidiyordu: O kozaya bakıp ne olacağını görmek. Bir amacının olmasıyla birlikte zamanı da fark eder olmuştu artık. Saatlerce o kozanın başında bekliyor ve ne olacağını görmek için can atıyordu. Oraya gitmek için bir plan hazırlamıştı artık kendine. Saat kaçta orada olacağını ve ne zaman eve döneceğini belirlemişti. Hatta bunu takip edebilmek için babasının eski saatini de takmıştı koluna. Ailesi de bu durumdan çok memnundu. Çünkü bir düzen gelmişti çocuklarının yaşamına. Derken günler sonra, heyecanla beklediği o an gelmişti. Koza yırtılmaya başlamıştı. Kozanın içindeki tırtıl kozayı örerken verdiği mücadeleyi, şimdi kozadan çıkmak için veriyordu. Çocuk daha fazla dayanamadı. Sonucu görmek için sabredecek gücü kalmamıştı. Hızla kozaya yaklaştı ve kozayı yırtmaya başladı. Kozanın iplikleri eline dolandıkça, içindekini daha çok merak ediyordu. Kozayı tamamen parçalayınca avucunun içine düşen yaratığa şaşkın gözlerle baktı. Bir kelebeğe benziyordu. Ama kanatları tam açılmamış bir kelebekti bu. Buruşuk kanatlarını kaldırarak uçmaya çalıştı. Fakat çocuğun avucundan yere düştü. Çocuk yaşlı gözlerle yere eğildi. Gelişimini tamamlayamamış kelebeği eline aldı. Onun uçmak için çaresizce çabalamasını bir süre seyrettikten sonra yüreği daha fazla dayanamadı. Kelebeği yere bırakıp ağlaya ağlaya rüzgâr gibi koştu evine. Olanları hıçkırarak annesine anlattı. Annesi çocuğunun ıslak yüzünü avuçlarının içine alarak “Oğlum, sen sabredemediğin için, o tırtılın kelebek olmak için mücadele vermesi gereken süreyi aldın ondan. Oysa o süre içinde, o tırtıl zorlukla da olsa kozasını kendisi parçalamalıydı. O zaman uçacak güce sahip olacaktı. Yaşamda istediklerine ulaşmak için zamanın değerini bilmelisin yavrum. Sabırsızlığa ya da ümitsizliğe yenik düşersen eğer, güzel bir kelebek olup göklerde uçmak yerine, buruşuk kanatlarınla yerde çırpınmaya mecbur olursun. Yaşamda her saniyenin bir anlamı vardır.” dedi ve onu kucakladı. Annesinin sıcak kolları arasında çocuk, içinden o tırtıla seslendi: “Beni affet küçük tırtıl. Ama üzülme, çünkü boşuna yaşamıyorsun. Küçük bir çocuğa büyük bir ders verdin sen.”
|
- Kelebeğin kozasından çıkmasında en önemli unsur ne olmuştur?
- Çocuk sabırlı olsaydı tırtıl ne olacaktı?
- Çocuk bu olaydan hangi dersi çıkarmıştır?
- Sizinde sabırsız davrandığınız durumlar var mı?
- Sabırlı olmak neden bu kadar önemlidir?
- Sizce sabır denir?
Çocuklar sabırlı olmak istemediğimiz işleri yapmamamızdır. Mesela ödev yapmak istemiyoruzdur ama sabırlı olup onu yaparsak başarılı oluruz.
Engeller karşısında vazgeçmeden çalışmaya devam etmektir sabır. Mesela, anneniz okumanızı beğenmeyecektir ama siz sabredip en güzel şekilde okumaya çalışacaksınız.
Sabırlı olmak arkadaşlarınıza kızmamaktır. Mesela, oyun oynarken birbirinize sabretmeniz gerekir. En ufak şeyde kavga etmemelisiniz.
Sabır birbirini dinlemektir. Birisi konuşurken onun sözünü kesmeden sonuna kadar dinlersek onun söylediklerini anlarız. Oda dinlendiği için bizde öğrendiğimiz için mutlu oluruz?
Sizce çocuklar nerelerde sabırlı davranmalıyız başka? Sizin sabırlı davrandığınız olaylar var mı? Paylaşır mısınız?
Sabırla bu derste birbirimizi dinlediğimiz için, konuştuğumuz için çok güzel bir saat geçti. Sabırlı olmasaydık bu kadar güzel olmazdı değil mi?
|